Para devrinin sonu mu?


Giriş...
Global dünya ekonomisi 2008'den beri çalkalanıyor. Kapitalizme özgü konjonktürel bir durumdan ziyade, bir sistem kriziyle karşı karşıya olduğumuz konusunda genel bir mutabakat var. Kapitalizmin zayıflıkları hiç bu kadar belirgin olmamiştı. Böyle zamanlarda, sistem eleştirilerinin de yükseldiği görülür. Ama konu politika ve ekonomi olunca, sisteme sunulan alternatifler, Modern tarih boyunca neredeyse daima ideolojik olmuştur. İdeolojik yaklaşımlarda "Yeni bir düzen" dendiği zaman, varolan sistem tamamen reddedilir ve yerine yepyeni bir sistem önerilir. Şimdi, sistemi aşmak ve bu yolda en geniş mutabakatı sağlamak için, ideolojik 'öneriler' ötesi yaklaşımlara özellikle ihtiyaç var. Bunun için, kadınsı değerlere özgü evrimci bir mantıkla hareket etmek çok daha mantıklı, çok daha kolay ve çok daha barışçı olacaktır. Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stieglitz, "Zamanla her kriz son bulur. Ama her kriz -hele bugünkü boyutlardaysa- etkisini, kriz sonrasında da devam ettirir." demişti ve "Kriz öncesinin dünyasına geri dönemeyiz" diye de eklemişti. (Bkz. "Freefall / America, Free Markets, and the Sinking of the World Economy" 2010).
Krizin geleceğe etkisi ne olacak? İşte bu soruya net bir yanıt vermek, artık mümkün. Bugün, para bazlı bir borç ekonomisinde yaşanıyor. Eski ATO Başkanı Milletvekili Sinan Aygün, bu durumu Türkiye adına geçen yıl şöyle ifade etmiş: "Ev borçla alınıyor, içerisindeki buzdolabı, televizyon, çamaşır makinası, halı, başka bir borçla alınıyor. Otomobil borçla alınıyor, otomobilin benzini lastiği de kredi kartına borç yapılarak alınıyor. Çocuk okula borçla gönderiliyor. (...) Hattâ gerek işletmeler gerkse de vatandaşlar, alabildikleri sürce borçlarını da borçla ödüyor."
Para bazlı, ama para olmadan döndürülen ekonomik ilişkiler... Sağlıklı olduğunu söyleyen yok elbette. Ama bu duruma kapitalizm ötesi bir karakter kazandırılabilirse, Sümerler döneminde uygulanan parasız ekonomiye benzeyen bir yere doğru gidilebilir, şerden hayır doğabilir. Paranın miyadı doluyor mu? Galiba öyle. İstikamet, parasız toplum...

Dikkat! Suriye'ye her an umulmadık formatta bir müdahale olabilir...

Savaşa Hayır...
Birkaç güne kadar Suriye'ye çok orijinal bir şekilde müdahale edilme ihtimali bulunuyor. Alger Republicain'in bildirdiğine göre bu Cuma gününden itibaren önümüzdeki günlerde, operasyon başlayabilir. Buna 'Savaş' değil bir operasyon diyebiliriz, çünkü habere göre, muazzam/benzersiz bir dezenformasyon kampanyası ve örtülü savaş şeklinde planlanmış görünüyor.
(Haber kaynağı için tıklayınız)
Anlatılanlar fantastik. Ama konu çok önemli olduğundan, okurların kendi yorumlarına bırakıyoruz.
Operasyonun dezenformasyon kısmında, Suriye televizyonlarının devre dışı bırakılarak, aynı kanallardan, stüdyolarda üretilmiş katliam resimleri yayınlanacak, gösteriler yapıldığına ilişkin filmler gösterilecek, belki bazı generallerin istifa ettikleri ilan edilecek, Esad'ın kaçtığı söylenecek, büyük şehirleri ele geçiren Muhalif birlikler gösterilecek, Başkanlık sarayına giren Muhalifler görülecek.
Operasyonun doğrudan Washington'dan, ABD Milli Güvenlik konseyi Başkan Yardımcısı Ben Rhodes tarafından komuta edileceği söyleniyor. Amaç, Suriyelileri demoralize edip bir darbenin önünü açmak. Rusya ve Çin'in Suriye'ye müdahale önerilerini veto etmesine karşı böyle bir yol düşünülmüş. Darbe gibi görünen bir operasyon olacak ve Rusya/Çin birşey diyemeyecek.
Arap Birliği, Suriye Televizyonlarını seyircilere ileten Arabsat ve Nilesad uydularının Suriye televizyonunun yayınlarını kesmesini istedi. Suriye'de kablo üzerinden yayın yapan televizyon bulunmuyor. Benzeri bir uygulamanın Libya'da gerçekleştiği ve yöneticilerin halka televizyon üzerinden ulaşmasının engellendiği söyleniyor.
Darbe hazırlığı olarak yapılacak sahte televizyon yayınları için Doha'da (Katar) teknik bir ekibin bulunduğu, siyasi ekibin ise Riad'da olduğu bildiriliyor. Toplantılara, Al-Arabiya, Al-Cazira, BBC, CNN, Fox, France 24, Futura TV, ve MTV katılmış.
Karşılıklı destek operasyonu da öngörülmüş. Yani yayınlanacak yalan haberler, bir medya kanalının diğerinden kopya çekmesi şeklinde dünyaya yansıtılacak.
Haber'in en korkunç tarafı, Lübnan'da satın alınmış birçok televizyon kanalının kullanılacağı bir tarafa, kırka yakın Arap Vahabi kanalının, "Hristiyanlar Beyrut'a, Aleviler mezara" sloganıyla yayın yapacağı iddiası!
Operasyon hazırlığının, Putin'in son açıklamasından sonra hızlandırıldığı söyleniyor. Putin, NATO'nun Suriye'ye müdahalesine karşı koyacaklarını söylemişti.
Televizyonların kesilmesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 19'uncu maddesine aykırı. bu madde, "Bilgi değiş tokuşu ve fikir özgürlüğü"nü garanti altına alıyor.
Savaş propagandası bugün, barışa karşı ağır bir suçtur, çünkü halklara karşı işlenebilecek soykırımları tetikleme ihtimali bulunmaktadır. Savaş çığırtkanlığı, kabul edilemez.

21 Aralık 2012'ye doğru korku ve iyimserlik dengesi...

Bir önceki yazıda, 21 Aralık tarihinden önce, 6 Haziran günü yaşanan Venüs transitinin yorumlarına dikkat çekmiş ve 'Eril güç' ile 'Dişi güç'ün dengelenmesi konusuna değinmiştik. Mundan astroloji ile ilgilenenlerin bu şekilde ifade ettiği durumu biz, 'Barışın güçleri' ile 'Savaşın güçleri' şeklinde de anlayabiliriz ve savaş tehlikesine karşı duyarlılığın yükseldiğini söyleyebiliriz...
Bu durum, şimdilik bir gergin durağanlık ortamına sahip. Bir denge hali gibi de düşünülebilir. Bence bu hal, bir "Son şans" diye okunmalı. Kefeye kim daha çok ağırlık koyarsa, o kazanabilir. Onun için Barış girişimleri ve hareketleri şimdi önemli bir rol oynuyor. Suriye ve İran konusunda gerginlik sürüyor. Şimdi hem bu gerginliğin savaşa dönüşmesinin önlenmesi, hem de gerginliğin gazının alınması için imkanlar var. Barışın üstün gelmesi gerek. Gelmeli.

2012 Sonrası hakkında...
Eski söylencelerde 2012 hakkında bu kadar çok felaket kehanetinin bulunmasının nedeni, bir tür düşük yoğunluklu bilinç ifadesi denebilir. Anlayamamaktan doğan "Korku" faktörüne yakın durumlar, ruh için düşük yoğunluklu durumlardır ve özgürlüğün kısıtlanması anlamına gelir. 'Korku'yu, sağlıklı ve sağlıksız korku diye ikiye ayırabiliriz. Hayatta kalma güdüsü olarak korku, en sağlıklı korunma mekanizmasıdır. Sağlıksız korku, eskiden "Vesvese" diye adlandırılan ve can korkusundan ziyade (sanal) sosyal statüyü kaybetmekle ilgili bir korku türüdür, hüsnükuruntudur vs. Ağzı "Maneviyat" dese de, kendini Maddiyat üzerinden tanımlayanlar, bilgisiz/ilgisiz olanlar, kısacası daha düşük bir ruh yoğunluğuna sahip olanlar, "Korkarak biat" üzerinden yüzyıllarca sindirilmişlerdir. Bunu dinle soslamak, birşey değiştirmez, şeytani bir durumdur. Eskiden dünyaya hakim olan bu -düşük yoğunluklu- mantaliteden insanlara konuşabilmek için, büyük değişim/dönüşümlerin tarifi genellikle felaketler üzerinden olmuştur. Artık öyle olmak zorunda değil. Şimdi, daha farklı bir yerde olduğumuz kesindir.
Korku, insanlara yapay sınırlar koyar ve "biat kültürü"nü üretir. "Biat kültürü", şeytani bir şeydir ve insan ruhunu alçaltır. Aslolan, insan ruhunun özgürlüğüdür. 

21 Aralık 2012'ye doğru Venüs transiti

Bugün Güneş'in önünden minik siyah bir nokta geçti. Venüs, Dünya ile Güneş'in arasına girdi. Güneş etkinliklerinin azalıp, dünyadaki iklimleri fena halde etkilediği bulgusu son yılların tüm bilimsel varsayımlarını sarsıp bilimin yanılmazlığını yıkadursun, Venüs geçişi hakkında çeşitli yorumlar yapılıyor. Türkiye'yi bilmem ama dünyada çok konuşulan bir olay bu.
Bugün, Maya'ların ünlü 21 Aralık 2012 tarihine uzanan sürecin ilk günü de sayılabilir.
Olayın kişisel boyutunu merak edenlere müjde verebiliriz! Astrologların çoğu, bu etkinin "sevgi ve aşk potansiyelini yükselteceğini" yazmışlar. Siz bunu, "aşk konusundaki tesadüflerin artabileceği" şeklinde de okuyabilirsiniz. Ama bu blog gelecekle ilgilendiği için, olayın toplumsal alanda gelecek adına neler getirebileceği konusunda ülkeler (mundan) astroloji ile ilgilenen dostlarımızın ne dediklerine bakabiliriz...
Venüs geçişi (veya 'transiti'), 2008-2024 Geçiş Dönemi'nin yeni bir ivme kazanıp oldukça hızlanacağını gösteriyor olabilir. 15 Mayıs-26 Haziran arası geriye doğru yaptığı hareketle, "olayların yoğunlaşması" diye yorumlanabilecek bir etkiden bahsediliyor. Bunun bizi ilgilendiren tarafı, kısaca "İlham" diye özetleyebileceğimiz bir alanın çok çeşitli boyutlarda devreye girecek olması ve hayallerden spiritüel/mistik özelliklere kadar bir dizi kaliteyi yükseltmesi olabilir. Böyle yoğunlaşmalar çok yönlüdür ve negatif yanları da olabilir (fundamentalist etki) Çünkü etkdiği malzemenin kalitesiyle ilgili bir durumdur.

21 Aralık 2012 sonrası başlayan...
Geçen yılın sonunda bu yıl için, "Eril güç ile Dişi gücün eşitlenmesi"nden bahsetmiştik. Venüs transitinin asıl anlamı bu olay olsa gerek. Bunun anlamı, burada özellikle belirtmeyi sevdiğimiz 'Kadınsı Değerler'in daha da yükselmesi ve hakim erkeksi güçlerle eşdeğer hale gelmekte olduğunu hissettirmesi olabilir. Nitekim Türkiye'de "Kürtaj ve Sezaryan" konularına kadınların nasıl sahip çıktığı ve buyurgan muktedir "erkek" Ortadoğu Muhafazakarlığına nasıl kafa tuttuğu görüldü. Bu etkinin, iktidar saflarındaki kadınlar da dahil olmak üzere, tüm kadınları olumlu anlamda destekleyip güçlendirdiği görülüyor.

Ivan Illich / 1984 yılında, gelecek hakkında düşünceler

Günümüzde, insanların kendi kendilerini sınırlamaları konusunda bir konsensüs hayal bile edilemez. Çoğunluğun vurdumduymazlığını açıklamaya çalışan bildik düşünceler, siyasi ve ekonomik sınıflara işaret eder. Bu arada eğitimli bir toplumun yeni sınıf yapılanmalarının, daha iyi gerekçelendirilmiş çıkarların hükmü altında olduğu genellikle unutulur. Toplumun emperyalist kapitalist bir şekilde örgütlenmiş olması, kuşkusuz, azınlıktaki bir grubun çoğunluk üzerinde orantısız bir etki yapabilmesini sağlayabilecek sosyal bir yapı oluşturabiliyor. Ama teknokrat bir toplumda azınlığın gücü, bilgikapitalistleri tarafından öyle engellenebilir ki, çoğunluğun bilimsel Know-how'u ve iletişim araçlarını kontrolleri sayesinde bir toplumsal fikir/düşünceler oluşturulabilir. Anayasa'nın koruması altında olan fikir özgürlüğü ve basın özgürlüğü, halkın egemenliğini teminat altına almalıdır. Herkesin kiralayabileceği her bilgisayar, kullanabileceği her telefon, modern elektroniğin kullanılması için, Foto-Ofset basım tekniğinin kullanılması için -teorik olarak- birer "Hardware" şeklinde kullanılabilirse, bu durum, özgürlük haklarına tamamen yeni bir anlam kazandırabilir. Ama malesef bu şeyler, -çoğunluğa adil bir şans tanımak amacıyla bu olanakların gerçek anlamda iletişim ağları kurulması için kullanılması yerine- insanları uluslararası bazda uluslararası iletişim kanallarını kullanarak paketlenmiş program birimleriyle "doyuran" Bilgi-Bankerlerinin gücüne güç katmak amacıyla modern medya tarafından kullanılıyor.